15 Ağustos 2015 Cumartesi

Neden ben?

1. GÖREVLERİM


Anadolu’nun dağlık, ücra bir köyünde hayatını çiftçilik yaparak geçindiren bir ailenin çocuğu olmak, benim için oldukça zordu. Ölüm, hastalık, kıtlık, hasretlik olmadıkça, ailece mutlu sayılırdık. Ancak yaşamımızı sürdürebilmek için durmaksızın çalışıyor olma zorunluluğu, beni her şeyden bıktırmıştı.
Oyun çağında olan bir çocuğun, ailesi tarafından verilen görevi yerine getirirken bunu oyunlaştırarak yapmaya çalışması, görevlerimde bazı aksamalara yol açıyordu. Küçük yaşta bana verilen sorumluluk altında ezildim gittim kısaca.

İlk görevim, küçük kardeşimi korumak ve kollamaktı. Onun başına bir şey geldiğinde sorumlusu ben olacaktım. Kardeşim yürümeyi öğreninceye kadar pek zorlanmadım. Kendime göre oyunlar bulur, oynar, kardeşimin ağlama sesini duyduğum anda şaklabanlıklar yaparak onu sustururdum. Abim de bana böyle yapmıştı sanırım.

Kardeşimin yürümeye başlamasıyla benimle birlikte dolaşma isteği ve ayağının bir taşa takılıp yere düşmesi sonucunda; gözünü yumup ağzını açarak olanca nefesiyle çıkardığı gürültü, kardeşime bakma sorumluluğunun aksadığının ortaya çıkmasına neden oldu. Annem uzaktan bağırırdı.
“Kardeşine bakmıyorsun dimi? Yine oyuna daldın. Yaşı kesilesice çocuk!”
Beni asıl korkutan, kardeşimin ağlama sesinden çok, annemin bağırmasıydı. İşi bittikten sonra yorgun argın eve geldiğinde bana yaklaşıp hesap sormaya başladığında, sesinden anladığım kadarıyla o günkü yorgunluğu bir anda biterdi.
“Kardeşine yine bakmadın değil mi?” demesiyle birlikte, ben tabana kuvvet oradan kaçar, annem ise anlayamadığım bir güçle peşimden koşup beni yakalamaya çalışır, eline aldığı bir çubukla da popoma vurarak canımı yakar, beni cezalandırmak isterdi.

Whitehaven

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder