1 Ağustos 2012 Çarşamba

Sesiniz, biliyorum!

Efendim;
Kaç gündür gözlerinize bakmadım; kaç gündür yüzünüzü görmedim.
Hep sizi bekledim; yolunuzu gözledim.

Efendim;
Allah biliyor ya, sesinizdi özlemimi avutan; hani bir de sesinizi duymasam, şimdiye çoktan ölürdüm.
Çünkü sesinizdi; sesimden uzak kaldıkça beni ıssız bir ormana atan.
Sesinizdi; duymasam, beni tuhaf ama tatlı bir sokakta yapayalnız, bir başına bırakan.
Sesinizdi efendim ve galiba gölgeliydi; biraz olsun, sizi yitirme korkusundan beni alıkoyan.
Ama sesinizdi işte ve sizindi; her geçen gün size daha fazla bağlanmama sebep olan.
Sesinizdi; belki bana, ‘bunun benim son şansım’ olduğunu anımsatan.

Ama sesinizdi.
Ve çok sessizdi.
Sanki zamanın çekilişi, kanımın ıpılık akıverişi...

Efendim;
Benim için siz demek; sizi seviyorum demek.
Benim için siz demek; adınızı ezberlemek.
Benim için siz demek; sesinizi sevmek, sesinizle sevişmek...

Kaç gündür gözlerinize hasretim efendim; kaç gündür yüzüne, saçınıza.
Allahtan, sesinizi esirgemediniz benden.
Yoksa sessizlikten ölürdüm.


Deneyenil

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder